16.2.11

IAmsterdam :)

Beni hatırlayanınız var mı ? Bu kadar mı vefasız çıktım ben ya :( Bi iş değiştirdim, ne blog kaldı ne bişey! Tabi tek sebep iş değişikliği olamaz ama işyerinde sabah erken saatte blog yazmaya alışmış biri olarak, işyerinde blogger yasak olunca bunu yapamayınca, akşam eve gelip ancak yorgunluktan serilince kaldı hepsi. Şimdi yine düzenli yazıcam diye söz de veremiyorum üstelik ama içimden yazmak geliyor bunu bilesiniz.

Şaka gibi ama ben işimde 10 ayı geride bıraktım. Neredeyse 1 senem dolacak yani. Daha dün gibi her şey. Zaman nasıl geçiyor, anlamıyorum. Genellikle yoğun oluyorum. ilk günler yazı - çizi işlerim çok fazlaydı ama son zaman özüme dönerek ikisini dengeledim. Şimdilerde ayaklarım şişiyor çoğunlukla yürümekten. İlk aylar benim için alışmaya çalışmak ne kadar zor geldiyse de bir şekilde alışılıyor. İyiye de kötüye de alışıyorsun. Herkesin melek gibi olduğunu söyleyemesem de, değişik dengelerin olduğunu gün be gün daha da iyi görsem de bir şekilde uyum sağladım. Ama sanırım hayatımda bir yee en zor uyum sağladığım zaman dilimini yaşadım. Dilimi ısırayım, son zamanlarda herşey benim için çok daha iyi.

iş değiştirmenin zor olduğunu biliyordum ama bazen bu kadar çaresiz hissedebileceğimi bilmiyordum, bunu da ahir ömrümde görmüş yaşamış oldum :) Kesinlikle pişman olmadığımı söylemeliyim. Yeni işimi de, bu işin bana getirdiği prestiji de avantajları da seviyorum.



İşte bu da benim tatlı yardımcım :) O'nu da çok seviyorum. O olmasaydı bu kadar işi tek başıma asla götüremezdim. Çok zeki ve iş bitirici bir kız ve gerçekten çok da iyi anlaşıyoruz. Şansa baksanıza ikimizde kırmızı kafayız :)


Çok fazla denetim geçiriyorum. yine sık sık otelde kalıyorum. Haberli ve habersiz denetimlerden gına gelmiş olsa da napalım işimiz diyorum :)

******************************
Son zamanların benim için en heyecanlı ve güzel şeyini de sizlerle paylaşmak istiyorum. Ben yurtdışında yapılacak bir denetçi eğitimine kabul edildim ve ardından da davet edildim :) O kadar mutlu olup heyecanlandım ki anlatamam. Bu eğitim sürdürülebilir çevre denetçisi olmamı sağlayacak. Tabi sınavı geçebilirsem :) Biraz gerginim tabi, ister istemez. Son 2 haftadır hep pasaporttur , vizedir, belgelerdir onlarla uğraşıyorum. Kısmetse ayın 12 ' sinde uçup, 17'sinde döneceğim. Ha sahi eğitim A.ms.terd.am' a yakın bir şehirde Baarn ' da olacak ama ben A.ms.ter.dam'da kalacağım. Bir türlü aradığım gibi bir otel bulamamış olsam da kararlıyım :)



Aranızda önceden gitmiş olanlar varsa bana önerileriniz için açığım. Hangi restaurantta illaki yemeğimi yemeliyim ? Hangi pub.da biramı yudumlamazsam olmaz ? Hangi barda eğlenmezsem eğlendim demeyeyim ? eheheh yani şehrin en iyilerini, en beğendiğiniz yerlerini yazarsanız kesinlikle listeme ekleyeceğim. Sürekli netten bakıyorum ama önceden gitmiş herkesin fikirleri benim için çok önemli. Nasıl bir heyecan içindeyim belli oluyor mu ? Hah u arada da orada olacak eğitim için çalışmaya başladım. Sonuçta kendi dilimde olmayacak olması bir dezavantaj benim için. Umarım sınavı geçtim diye buraya yazabilirim :)

Çarşamba günü günübirlik An.kar.a' ya geliyorum vize için. Onda da bir problem yaşamazsam 12 Nisan sabahı 05.00 da uçuyorum :) şansım yaver gitti ve kardeşim izinli ve An.k.ara'da. Beni karşılayacak ve işleri onunla halledeceğim. hem de bu izninde göremeyeceğim diye üzülüyordum onu da görmüş olacağım. Bir taşla 2 kuş :)

Biraz tadında bir post olsa da geri dönüş için iyi bir başlangıç olmasını umuyorum. hepinize koskocamaaaan öpücüklerrrrrrrrrrr !

20.10.10

Kahvelerim :)

Offf ki ne offf..Ne desem boş yahu! Artık ciddi ciddi blogceğizim günlük olmaktan çıktı, aylık oldu! Napsak buna da şükür mü desek ki ? gerçekten yazmak istiyorum, her gün blog yazdığım günlerimi çok özledim ama malesef eve geldiğimde o kadar yorgun oluyorum ki, değil blog yazmak çoğu zaman pc başında oturup, iş dışında bir şeylerle uğraşmaya dahi vaktim olmuyor. Eskiden paso M.S.N.e girebiliyorken şimdi çok nadir. Hala bişeyleri düzene koyma, en iyi hale getirme derdindeyim. Tabi bir yandan eskileri düzene sokmaya çabalarken diğer yandan da yeni bişeyler ekleyeyim diye uğraşıyorum. Şimdilik iyi gidiyor herşey. Hatta ilk günlerde yaşadığım sıkıntılar oldukça da azaldı. Sanırım insanlar beni tanıdıkça daha iyi olacak. Eninde sonunda kimseye zararı olmayan - tek derdi işini iyi yapmak olan bir insan olduğumu anlayacaklar. Bundan eminim. Şimdiden 4 ayım bitti bile! İşte buna inanamıyorum ! 1 senemi doldurursam herşey daha farklı olacak diye düşünüyorum hala ama bu gidişle bi bakmışım 1 senem dolmuş bile!

Hayatımda ilk kez kışın çalışıyor olacağım ben ! Neredeyse 10 senelik iş geçmişime bakınca '' kış tatili '' olayına alışkın olduğum için, nasıl hissederim kendimi bilmiyorum. Normal insanlar gibi çalışmak :) Vay anasını. Halbuki eski işyerimde olsaydım 3 Kasımda tatile çıkıyor olacaktım :) Gerçi sanırım eski işyerimde 7 sene çalışmamın en büyük sebebi, kış tatili olayını sevmemdi. Neyse, o da öyle bi dönemdi diyeyim de kendimi depresyona sokmayayım :P

Geçenlerde ant.iok.sidanlarla ilgili araştırma yaparken şans eseri Ne.sca.fe' nin yeni ürünü '' Green Blend '' i gördüm. Yeşil çaydan daha fazla antioksidan madde içeriyormuş. Kesinlikle alıp deneyeceğim. Madem kahveden vazgeçemiyorum bari daha faydalısını içeyim. Denedikten sonra anlatırım tadını da artık :)

Kahveden söz açılmışken...Geçenlerde uzun zamandır istediğim '' Süt köpürtücü '' yü aldım. Latte, Mocchiato ve Moccha' ya bayılan bir insan olarak evde de bunları yapabilmeyi istiyordum. Senelerdir otelde çalışmanın avantajı olarak ba.rm.enlerden hepsini yapmayı öğrendim. Ama süt köpürtücüm olmadığından tadı aynı olsa da görünüşleri aynı olmuyordu.


Sadece 20 milyon vererek bu, resimde kocaman görünse de gerçekte minicik olan aletle köpüklü köpüklü kahveler yapabiliyorum. YAŞASIIIN :) Buyrun gelin, size de yaparım ekiekiekie :)

Bi hafta sonra en yakın arkadaşımın düğünü için sadece 1 günlüğüne İstanbul'a gideceğim. Benim için zor olacak olsa da boynumun borcu :) Kışın nişanını yapmıştık, inşallah şimdi de evercez artık. Daha kıyafet vs almadım onu derdi düştü şimdilerde. Yarın izin günüm.Bikaç yere bakacağım, umarım aradığım gibi bişey bulabilirim.

En kısa süredee yeniden yazmak dileğiyle canlar...Öpüldünüzzz

19.9.10

Kaçak Sasha!

Bunca zamandır yazmadığıma inanamıyorum! Yakında blogum '' günlük '' olmaktan çıkıp, resmi olarak '' aylık '' adını alacak! Aslında bu kadar ara vermek istemiyorum. Anlatacağım - paylaşacağım şeyler oluyor ama işyerindeki kişisel pc.de blogger ' ın yasaklı olması yazmamı engelliyor. Netbookumu da işyerine pek götürmeyince açılıyor ara. Baksanıza araya bayram seyran bile girdi ama ben ortalıklarda yokmuşum peeeh bana!
Son 1 ayda neler yaptım bir düşüneyim...hmmm...Bayramda rötarlı da olsa Olympos'a gidebildim. Rötar durumu canımı sıksa da, hiç gidememekten iyidir diyerek fazla takmamaya çabaladım. İşyerinde bayramın ilk günü personelle bayramlaşma oldu. İyi güzel ama saati manasızdı. Akşam saat 16.30' da olunca benim tüm günüm haybeye bitmiş oldu. Belek' ten eve gelmem, hemen üstümü değiştirip Olympos' a çufçuflamak 8' i buldu ve akşam yemeğine yetiştik. Bu ufak aksiliği saymazsak çook ama çook güzel 3 gün geçirdik. Denizi ayrı güzel, dinlencesi ayrı, eğlencesi ayrı güzel oldu. Beynim - bedenim pozitiflerle doldu, tüm negatifler suya aktı yine. Ordan dönmek ve gerçek hayata dönmek offfffff çok zor oldu :) Birlikte gittiğimiz dostlarımızla öyle eğlendik ki...Bir kez daha insanın sevdikleriyle zaman geçirmesinin ne büyük bi mutluluk olduğunu anladım.


Kendime bir de Olympos hatırası aldım :)


Döndükten sonrası yine bir koşturma. İş yükümde bir azalma olmasa da en azından 3 ayı bitirmeye hazrlandığım şu zaman diliminde, biraz daha ortama alıştığımı söyleyebilirim. Hayatımda ilk kez bir yere bu kadar alışmam bu kadar '' uzun '' zaman alıyor. Bunu da hayretle karşılıyorum. İnsanlar benim varlığıma yavaştan alışmaya başladılar. Eskiden pek kimse birşey sormazken- ki bunun nedeni benim nedense fazla bir şey bilmediğimi sanmalarıydı - şimdi daha sık arıyorlar. Garip gelen bi olay da şu aslında. Ben meslekte 8. senemi bitiricem ama burada bana yeni mezunmuşum gözüyle bakıyorlar. İlginç! Belki sadece bu ön yargıyı kırmaktan dolayı sıkıntı geçiyorum ama diyorum ya yavaş da olsa oluyor galiba.

Ah bunu da söylemeden edemeyeceğim. Malum artık bir yardımcım var. Allahtan onunla iyi anlaşıyorum. En büyük korkularımdan biri buydu. Ya tembel, vurdumduymaz bir tipse? Ya fazla rahatsa ? Ya benim arkamdan kuyumu kazarsa ? Ya beni sallamamaya çalışırsa ? vs vs. Şimdilik gayet güzel bir ilişkimiz var. Çalışkan ve öğrenmeye açık bir kız. Bayram dönüşü bana bir hediye almış! Hayatımda ilk kez bir elemanım var hehe ve bana içinden gelmiş hediye almış! Çook duygulandım :) Bu arada kızcağız beni 3 ayda tanıdı. Bana diyor ki '' dediklerinizi doğru şekilde savsaklamadan yaptığım sürece biliyorum ki bana bir şey demezsiniz ama eğer sallarsam veya istediğiniz gibi yapmazsam ıslak odunla döversiniz ''' eheheh :) Bravo, teşhis süperr :) ahahah :)

En kısa süredeee görüşmeek üzereeee :)

22.8.10

Ortaya Karışık

O kadar yoğun geçiyor ki günlerim..Çoğu zaman kafamı kaşıyacak zamanım olmuyor. İnsanlara alışmaya çalışmak bir yandan, iş diğer yandan derken kendimi unutuyorum. Sosyal hayat namına birşey kalmadı yine. Gün nasıl başlıyor, nasıl bitiyor...anlamıyorum. Bazı şeylere hala alışamadım ve alışamayacağıma da kanaat getirdim. İnsanların bu kadar mesafeli, soğuk ve egoları tavan halde olmalarına anlam veremiyorum. İş, iştir zihniyetine bir yere kadar katılırım ama illaki vıcık vıcık olmak gerekmez ilişkilerde. Vıcık vıcık olmak ne kadar saçmaysa, bu denli mesafeli olmak da o kadar saçma bence.
Bir kez daha istediğin şeyin asla 4-4 lük şekilde senin olmayacağına kanaat getirdim. Burada pozisyonum, maaşım, bana gösterilen saygı vs önceki yerden çok ama çok farklı ama insan ilişkileri, dostluk bakımından da bir o kadar farklı. Bende kendimi onlar gibi düşünmeye zorluyorum. '' İş , iştir ve benim asıl hayatım iş dışında ''bu nası bi zihniyetse :) ( yazar burada küfrediyor ahahah )
**********************
Artık kış tatili gibi bir olayım yok malum. Ama sanırım bayram tatilim olacak. Yani birleştirilmiş şekilde olmayacak öyle 10 gün gibi ama şekerde 3 gün, kurbanda 4 gün işte. Bu da süper :) Şimdiden bayramda kısacık da olsa kocişle birlikte gidebileceğimiz bir yer bakıyorum. Olimpos'a gideceğiz orada bayramın 1. ve 2. günü rock festivali var helll yeaaah genşşler :pPp

Bi çift arkadaşımız daha var kafalarımız bir. Onlarla bir olarak, son dakika bi terslik olmazsa gidip, 3 gün orada kalmayı planlıyoruz. Şimdiden gün sayıyorum. Daha önceki rock-festlere de beraber gitmiştik. Coşacağımızdan eminim. Umarım gerçekleşecek bir plan olur, nütfeeen ossuun :) Şöyle yeşilliklerin içinde, hamakta sallanırken bi resmim olmasını sabırsızlıkla bekliyorum :)
**********************
Kitap okuyamıyorum ben yaaa..Kışın 2 günde bir kitap bitiren ben şimdi yine okuyamamaya başladım. Kafamın dolu olmasından nefret ediyorum.Kendimi kitaba, dergiye vs veremiyorum. Okuduğum cümleleri 10defa tekrar okuyorum filan. Bu olay tam nefretlik. Halbuki okumak istediğim bir sürü kitap var.yandaki kitap bölümüm hiç güncellenmez oldu ki tam rezalet.'' Shantaram '' var mesela ilk sırada. Sizin vaktiniz varsa okuyun benden önce. Güzel olduğuna inandığım bir kitap. Artemis Yayınları kitaplarının tarzıma daha yakın olduğunu söylemek de yanlış olmaz heralde.


Eveeet, benden bu kadar. Daha bi sosyal insan olduğumda, belki daha sık yazabilirim :)

Görüşmek üzereee....hee bi de '' Mutlu Kalın '' ;)

1.8.10

inception

Kafam dağılsın, ne zamandır şöyle güzel bir film izleyemedim diyordum ki, ani bir kararla, konusunu dahi bilmeden ve Leo.nard.o Di Ca.pr.io' ya olan gıcıklığım sayesinde bir ön yargıyla '' Inception '' a gittim.

İzlemeye başlayınca yanıldığımı anladım tabi :) Kesinlikle izlemenizi tavsiye ederim.

Bu ara yine heyheylerim üstümde diye detaylı şeyler yazmıyorum. Ama merak etmeyin, iş iyi gidiyor. Alışmaya başladım. Umarım ileriki günlerde herşey daha iyi olacak.

Hayatımda çözemediğim şeyleri artık çözmek istiyorum. Yeter dedikçe uzuyor, büyüyor sanki. O büydükçe de, dünya daralıyor, küçülüyor...Hala herşeyin hayırlısını diliyorum.

26.7.10

Günler Geçerken...

İşyerinde blogger ' a giremiyor olmam, sık yazmama engel oluyor. GERÇEKTEN ! Sinir oluyorum, tamam çok fazla vaktim olduğu söylenemez ama yine de bazen beynimin artık durduğu ve çalışmayı bıraktığım anlar oluyor. Özellikle işten çıkmama 1 saat kala, ciddi anlamda bitiyorum. Okuduklarımı anlamamaya, düzgün cümleler kuramamaya falan başlıyorum. Genelde içten içe bi baş ağrısı filan. Günün en zor saatleri galiba. Tüm günüm öyle bi koşturmaca içinde geçiyor ki, ne zaman başlamış gün, ne zaman bitiyor anlayamıyorum.
Hala bir sistem oturtabilmiş değilim, hoş yani bu öyle 1 ayda olacak iş değil. En iyi ihtimalle 6 ayımı alacak bir olay. Bazı günlerim gayet güzel geçerken bazı günlerimse kabus gibi geçiyor. Gün içerisinde hangi insanlarla işim olduğuna bağlı. Konumun gereği, her departmandaki insanla bire-bir işim var. Önceki iş yerimde de böyleydi, burda da aynı. Bazı insanlar gayet anlaşılabilir, kolay iletişim kurulur insanlarken, bazıları gerçekten nefretlik! Malesef !
Şu an burada mutlu muyum mutsuz muyum bilmiyorum. Yani '' iyi ki geçmişim bee'' de demedim hiç, ''lanet olsun, niye geçtim '' de...Kendimi kesinlikle ait hissetmediğimi biliyorum şu an sadece. Bu aidiyetlik ileriki zamanda oluşur mu bilemiyorum ama şimdilik öyle bişi yok. İnsanların pek yakın olduklarını söyleyemem. Benim gibi sıcakkanlı ve güleryüzlü bir insanı bile aralarına almakta inanılmaz zorlanıyorlar. Gün içerisinde insanlara ben selam verirsem veriyorlar, vermezsem vermiyorlar.Buna hala alışabilmiş değilim. Alışabileceğimi de sanmıyorum zaten.
İşte her yerin kendine göre iyi ve kötü yönleri oluyor. Hayat bize bişeyleri verirken, bişeyleri de illaki alıyor. Herşey dört dörtlük olacak değil ya !
Hala tek istediğim, işimi rahatça yapabilmek. İnsanlarla didişmeden, güzellikle çalışabilmek. Gerçekten başka hiç bişey istemiyorum. İnsanlar beni sevsin diye bir derdim yok, beni sevenler bana yeter. Sanırım bu düşünce 30 yaşın getirdiği bişey. Eskiden olsa, herkes beni sevsin, çok sevsin isterdim, şimdiyse çok umrumda değil.

Eski işyerimden arkadaşlarım arıyorlar sürekli. Sağolsunlar, hep beni çok özlediklerinden bahsediyorlar. Benim yerime gelen kız, kimselere selam vermeyen, herkesle emrivaki konuşan ve gerçekten hiç iş bilmeyen bir kızmış. Aslında ben kızı gördüm ama tabiki benle öyle konuşmamıştı, çünkü bana işi düşüyor. Sıklıkla arıyor beni. Onu yapamadım, bunu nasıl yapıcam diye ve bende elimden geldiğince yardımcı olmaya çalışıyorum. Ama işyerindekilere çok uyuz davranıyormuş. Hep diyorlar ki arayanlar '' Güleryüzünü, tatlı dilini çok arıyoruz '' Onlar öyle dedikçe benim de boğazıma bişeyler düğümleniyor ve o an daha çok farkediyorum ki, hakkaten ben oraya çok alışmışım. Hala bana yaptıkları haksızlığı düşünüp üzülüyorum. Ben ordayken bana hep '' burada sistem oturmuş. sen olmasan da kendiliğinden gider '' diyen genel müdür, ben gittikten sadece 2 hafta sonra, gelen kızın herşeyi alt üst etmesiyle, danışman aldı tesise! İnanamadım duyunca ! Hayatımda bu kadar büyük saçmalık bilmiyorum. Sen, işler gül gibi yürerken bana istediğim ufak tefek şeyleri yapma, sonra git dünyanın parasını verip kurulu düzene danışman getir ! Genel müdürü arayıp '' hani gidiyordu kendiliğinden ? hani ben olmasam da giderdi ? hani kurulu düzendi ? '' demek istiyorum. Sanki kurulu düzen dediği düzeni, senelerce uğraşıp kuran ben değildim.Neyse, artık ne desem boş. Olan oldu, biten bitti, giden gitti değil mi ?

İşte böyle..biliyorum, hep işten güçten bahsediyorum ama son zaman hakkaten başka bişey yok. Daha eğlenceli postlar atabileceğim postlar gelsin inşallah. Buarada yarın tesisteki ilk denetimi geçireceğim. Bir proje ile ilgili bir denetim. Denetimi başarı ile geçirirsem, tesise yeni bir ödül kazandıracağım ve bu benim ilk başarım olacak. Umarım herşey sorunsuz geçer, benim için dua edin.

NOT : Bu kişisel tarihime nottur. Bazen sevgisinden şüpheye düşsem de, beni çok seven, beni çok özleyen, canım, canımdan öte...Uzak olunca herşey ne zor değil mi ? Malesef insanoğlu bişeylerin değerini hep kaybedince anlıyor. Senin gibi, benim gibi...Ama şu kalplerimiz var ya, hep birlikte atıyor senle. Kalpler birlikteyken bedenler ayrı olmuş ne ki ? Şu an öyle eminim ki ben senleyim hep, sende benle...

11.7.10

Pazar ve İş

Çalışmak iyi güzel de be kardeşim şu ctesileri çalışmasaydık veya öğlene kadar falan çalışsaydık :( biliyorum bunu çalışmaya başladığımdan beri tekrarlıyorum ama hakkaten 1 günlük tatil hiç bişeye yetmiyor. Neyi yapıcam derdi düşüyor önce. O bile bi stres. Yapman gerekenleri önceliklere ayırıyorsun falan. Bugün zorla alışveriş merkezine gittim mesela! Resmen zorla ! İşyerinde giymek için kıyafet almam gerekiyordu. Daha evden çıkarken o kadar isteksiz çıktım ki, elbette orada da kıyafetlere bi tarafımla baktım. Zaten %50 indirim var diye hiç bişey de kalmamış. Kalan bedenler anca 34 - 36 falan ki bacağım bile girmez malumunuz! Kötünün iyisi bi elbise aldım sadece. O kadar sıkıntı yarattı ki bende, o kalabalığın içinde olmak, başım ağrımaya başladı. Eve zor attım kendimi.Baktım başım geçmeyecek gibi, uyudum azıcık. Uykumun arasında başımın ağrısının arttığını hissedince kalkıp bi ilaç içip yeniden yattım. Neyse ki 1 saat sonra kalktığımda geçmişti. Ama bu seferde gün bitti derdine düştüm. Ay çok gıcık günümdeyim bugün ben galiba :)


Yarın işyerinde 3. haftama başlıyorum. Zaman gerçekten de çok hızlı geçiyor. Henüz bişeyleri oturtamamış olmak beni geriyor. Gerçi deneme süreleri bile 3 ayken benim henüz 2 haftada her şeyi düzene sokmam beklenemez ama yine de sanki süreci biraz hızlandırmalıyım gibi geliyor. Bi defa sinir olduğum bişi var. Daha doğrusu en sinir olduğum şey diyebilirim.Oteli henüz iyi bilmiyorum. Nereden nereye çıkarım bilemiyorum. Ala carte' ların isimlerini öğrendim ama yerlerini karıştırıyorum. Bu sanki benim salaklığımdanmış gibi hissediyorum :(

Bu hafta sürekli yılanla ilgili ihbarlar aldık. En zor mücadele yılan mücadelesi. Öldüremediğin için ancak yılanı caydırıcı önlemler alabiliyorsun ki bu da sadece kükürt atarak oluyor. Kükürtü atıyorsun ama ya bahçe sulama esnasındaki suyla ya da rüzgarla hoop gidiyor bi şekilde. En fazla 1 hafta fayda ediyor. Eee her yer ağaçlık-yeşillik. Kükürt atımı esnasında, otelin her yerini iyi bilememek beni çıldırttı. İllaki yanımda birinin olması gerekiyor. Bende birine bağımlı olmaktan nefret ederim ! Bi an evvel her yeri ıncık - cıncık öğrenmeliyim.

Yarın yine yoğun bir gün olacak. Personel eğitimlerine başladığımı söylemiştim. Her gün 1 saat belki ama hazırlığı 1 saatle bitmiyor ki. Eğitim notu hazırlıyorsun, fotokopi ile çoğaltıyorsun, zımbalıyorsun, sorularını hazırlıyorsun, onları çoğaltıyorsun, slide'ını hazırlıyorsun. Anlatmak işin en kolay kısmı belki de. Gerçi koca koca insanların ilgisini bir yerde toplamak da çok kolay olmuyor. Buna rağmen işimin en sevdiğim kısmı eğitimler.

Kendime zaman tanımayı öğrenmeliyim aslında. Kendimi bu kadar strese sokmamalıyım ama olmuyor. Eski müdürüm benim için '' senin stresin, başarılı olmanı sağlıyor '' demişti. Belki de haklıdır. Neyse, yaptığım her şeyden alnımın akıyla çıkayım da valla yaşadığım stresin önemi yok. Yeter ki, elimi attığım şeyi başarayım.

Yavaştan, yatma hazırlıklarına başlayayım. Gün bitti :(

Herkese mutlu bir hafta diliyorum...

8.7.10

Yeni İşim :)

Yeni işime başladım. Hatta ilk haftamı bitirip, 2.yi de bitirmek üzereyim. Günler çok hızlı geçiyor. Gün ne zaman başlıyor ne zaman bitiyor anlamıyorum. Burada herşey yeni benim için. İnsanlar yeni, ortam yeni, pozisyonum yeni ...İster istemez eski otelimle karşılaştırma yapıyorum sürekli. Bu karşılaştırmayı dışarı belli etmiyorsam da içimden hep bişiler geçiyor. Henüz buraya karşı bir aidiyet duygusu hissetmiyorum. Sanırım bu doğal bir süreç. Şimdilik her şey yolunda şükür. İnsanlar iyi ve yardımcı. Aslına bakarsanız benim işimi bilen yine ben olduğum için, eski tecrübelerim giriyor burada devreye. Sadece yıkmam gereken bir ön yargı var. Buraya benden önce 2 kişi aynı pozisyona gelip, gitmiş ve bu da insanlarda bir ön yargıya neden olmuş. Sanki bu pozisyonda oturan insan illaki problemli olacakmış, çok kalmayacakmış gibi düşünülüyor. Bunu yıkmak biraz zaman alabilir belki. İşte bu da doğal süreçlerden biri. Şimdi düşününce, eski otelime benim yerime giden kızın işi benden daha zor gibi geliyor. Oradaki hakimiyetim ve tutumum ve tabi 7 senenin alışkanlığı, şimdi o kızı zorluyordur. Benim en azından iş tecrübem var - ki ona rağmen insan en başta nereden başlayacağını bilemiyor - ama O' nun iş tecrübesi de yok. Bir şekilde, zamanla, buraya alışacağım ve işlerimi de oturtacağım inşallah. Otelden aldığım izlenim güzel. Beni iten, irrite eden vs bi durum olmadı şimdiye kadar. Eski otelimde olmayan çok uygulama var. Düzenli olarak Genel Müdür, Departman Müdürleri ile toplantı yapıyor mesela. Her Salı. Projelerini, üzerinde çalıştığın şeyleri veya bitirdiğin işlerini anlatıyorsun. Toplantı biraz gergin geçse de sonuçta amacı iyi diye düşünüyorum. Gerçi, ne kadar amacına ulaşıyor o tartışılabilir. Bu da zamanla anlayacağım konulardan biri.


Geldiğim gün ve ertesindeki günden sonra hemen işlere balıklama atladım. Mecburen oldu aslında. Hem ben alışmak için bunu istedim hem de durum bunu gerektirdi. Geldiğim hafta hemen bir eğitim planı yaptım mesela, 8 haftalık. Bu Ptesiden itbaren de uygulamasına geçtim. Harıl harıl personele eğitim veriyorum. İşimle ilgili gördüğüm en bariz eksik eğitim. Belki bir kaç hafta sonra meyvelerini toplamaya başlarım.

Bakalım, ileriki günler bana neler gösterecek. Şimdilik kendi çapımda eşiniyormuşum gibi gözüküyor. İleriki haftalarda bu eşelediklerim birleşip bişeye benzeyecek inşallah.

Çok uyuz bişey var yalnız. Ofisteki bilgisayarımdan her yer yasak :) Bu güne kadar görmediğim uygulamalardan biri de bu yasak işi. Blogger bile yasak. Yani okuyabiliyorsun ama yazamıyorsun, nedense. Gerçi bu sorunu da işyerine netbook umu götürerek halletmeyi planlıyorum. Şimdiye kadar zamanım olmadı pek işten nete girmeye ama yavaştan götürürüm kendi pc.mi. Ah bu arada söylemeden de geçemeyeceğim. İşe başlamadan önce kendime yeni iş hediyesi ahahah bir netbook aldım :) Ayol müdür oldum artıkın :PpPp

Şimdilik benden haberler böyle. Tek dileğim, huzurla - mutlulukla çalışabilmek. Umarım öyle olur ve eski iş yerimde çalışabildiğim kadar, burda da kendimi kabul ettirebilirim.

NOT : Güzel dilekleriniz için çoook teşekkür ediyorum hepinize. Bişiler yazamasam da yorumlarınıza, çook seviniyorum okuyunca. İyi ki yazmaya başlamışım şu blog.u diyorum hep.

Öpüldünüz...

26.6.10

-Yeni Bir Hayat-

Biliyorum, herkes bloguma defalarca baktı.'' Offf ya yine yazmamış, nerde bu kız yaaa ? ''dedi, belki merak etti belki sinir oldu ama inanın bu sefer çok farklı herşey. En son postumda bişeyler anlatmıştım. Çok detay vermesem de, bu sene otelde işlerin benim için çok da iç açıcı olmadığını söylemiştim. Otelimi çok sevmeme rağmen, değişen yönetimle beraber geçen sezon sonundan başlayan bir '' can sıkıcı olaylar dizisi '' çoğu çalışan için başlamıştı. Sezonun açılmasıyla olaylar daha fazla kendini belli eder oldu. İnsanlara beklenen pozisyonların verilmemesi, binbir türlü haksızlığın ve vefasızlığın yapılmasının sebebi anlaşıldı ve biz anladık ki '' bir yıldırma politikası '' izleniyor ! Bunu çok üzülerek söylüyorum çünkü, gerçekten otel benim evim, oteldeki bazı insanlar ailem gibiydi. Özellikle son 2 ayda yaşadığım olaylar ciddi anlamda beni bunaltmıştı. İşimi rahat yapamaz duruma gelmiştim. Üst üste gelen denetimler zaten yeterince bunaltıcıyken, denetimlerde insanlardan destek değil köstek görmeye başlamak tuz - biber oldu. Benim departmanım ve konumum öyle bir konum ki, tek başıma iş yapabilmem neredeyse imkansız. Departmanlar arasında bir insanım. Herkesle ilişki içindeyim. Neyse...İnsan, geriye baktığında kötü şeyleri hatırlamak istemiyor, bende hatırlamayacağım.
Evet, 2 hafta önce artık canıma tak edince ve beklediğim yerden haber de gelince, genel müdüre çıkarak istifa ettiğimi söyledim. Tabi ki, bu kimsenin beklemediği bir şey olduğundan şok etkisi yarattı. Resmen şok ! Sonuçta 7 senemin geçtiği yer. Ve bu seneye kadar ufak tefek şeyler olduysa da, bu seneki kadar asla olmamıştı. Ben hep işimden memnun, işyerimde huzurluydum. Bunları yazarken dahi geçmiş zaman kullanmak bana çok koyuyor. Yalan değil. Çok yer değiştirmekten hoşlanan bir insan değilim. Bildiğim ve bilindiğim yerlerde daha mutlu olurum. İstifadan sonraki 2 haftayı da, herşeye rağmen oteli zor durumda bırakmamak için-otelde geçirdim. Yine rutin işlerimi yaptım, eksikleri tamamladım, denetimleri geçirdim. Yerime birini bulmalarına dahi yardımcı oldum! Kimilerine göre çok salağım, biliyorum ama ben böyleyim. Ne olursa olsun, diyorum ya, asla kötü şeyleri hatırlamak istemiyorum. Her güzel şeyin hatrı kalır bende. Güzelliklerin hatrına elimden geleni yaptım.
Geçtiğimiz Çarşamba yani 23 Haziran otelde son günümdü. 22 Haziran gecesi otelde kaldım. Linda gelmişti 2 haftalığına. Ben, Özlem ve Linda beraber geçirmek istedik son gecemizi. Kah güldük, kah ağladık. Geçirdiğimiz 7 seneyi andık. Elbette bir daha görüşemeyecek değiliz, ayrı şehirlerde olacak değiliz ama yine de her sabah alıştığın insanları görememek garip olacak. Öyle bişey ki, ilk 6 ayı saymayalım desem dahi geriye kalan 6 sezonun her sabahı saat 10' da havuz barın kenarında toplanıp sabah kahvesi içip sohbet etmiş, güne böyle başlamış insanlarız. Tabi bahsettiğim bu insanlar herkes değil. Çarşamba günü, otelden ayrılırken o kadar fazla ağladım ki...Çok uzun zamandır bu kadar içim acıyarak ağlamamışımdır. Sevdiklerime sarılıp, hıçkıra hıçkıra ağladım. Zordu...Gerçekten zordu...
Bunu kişisel tarihime not olsun diye düşüyorum : Canım dediğimde canın çıksın dediği zamanlar bol olan, kavgamızın - gürültümüzün eksik olmadığı ama gönülden taaa içeriden bi bağla birbirimize bağlı olduğumuz biri bile ben giderken bana sarılıp, sessizce '' Pek belli edemesem de, senle beraber benim de yüreğimin kocaman bir parçası gidiyor '' dediyse, herşey boş oluyor o noktada.
Şimdiyse benim için yepyeni bir hayat başlayacak. Güzel haberi vermenin zamanı geldi. Allah bir kapıyı kapatır, diğerini açarmış. Çok şükür benim için de böyle oldu. Otelden ayrılırsam, ancak şu 3 yerden birine geçmek için ayrılırım dediğim bir yere kabul edildim! Hayal gibi cidden! Çok büyük, çok güzel bir otel yine. Otelcilik sektörünü bilenlerin çalışmaya can attığı yerlerden biri diyebilirim. Hiç bir şey dışarıdan görüldüğü gibi değildir elbette orada da problemler - sorunlar vardır ama o heryerde var zaten. O kadar ani gelişti ki herşey. Onlardan Kalite Müdürünün ayrılması da çok ani oldu, benim oraya okey demem de ani oldu. Koşulları, şimdiye kadar ki çalışma şartlarımın oldukça üstünde. Özellikle maddi olarak. Maneviyi bilemeyeceğim, şu an bana manevi olarak verdiği haz sadece, herkesin geçtiğim yeri öğrendiğinde '' Ohaaa Burcu, inanmıyorum, süper '' demesinden ibaret :) Umarım oraya gittiğimde güzel, çok güzel günlerim olur da, - iyi ki '' derim. Bunu can-ı gönülden diliyorum. İşim için çok emek verdim, çalışmaktan kaçan tembel bir insan değilim. Biliyorum, şimdi ilk günler benim için zor olacak. Ne kadar sürede alışabilirim bilmiyorum. Sıcakkanlı, çabuk alışan bir insanım ama sonuçta 7 senenin alışkanlıklarını da bi anda silebilmek mümkün değil. İnsanları tanımak ve insanların beni tanıması zaman alacak. Çok heyecanlıyım, gerçekten. İşte geçtiğim otelin bir kaç resmi :





İşte böyle bi yer...Güzel gözüküyor değil mi ? :) Bence de :)

Pazartesi itibari ile, çalışmaya başlıyorum. Hayatımın koskoca, kapkalın, anı dolu defterini kapattım ve şimdi her şeye sıfırdan başlayacağım. Elbette, iş tecrübelerim dolayısıyla sıfır değilim ama tek bir kişiyi dahi tanımıyor olmamdan dolayı böyle diyorum. Belki, çok iş değiştirmiş olanlar bu kadar duygusal davranmamı saçma bulabilirler. Bu profesyonel hayat diyebilirler, katılıyorum ve saygı duyuyorum ama insan bunca zamanını geçirdiyse bi yerde ve otelde ne kadar çok kaldığımı siz bile biliyorsunuz burada okudunuz hep, sanki evimden ayrılmış gibi hissediyorum. Önüme bakmaya çalışıyorum şu an. Hem heyecanlı hem de stresliyim. Kendimi ispat etmem ve kabul ettirmem çok önemli şimdi. Nolur benim için dua edin.Herşey güzel olsun inşallah.

Bundan sonra söz veriyorum daha sık yazacağım. Yeni yeri, ortamı, insanları anlatacağım.

Hepinizi ayrı ayrı öpüyorum cicikolaar...En kısa sürede görüşmek üzereee...

5.6.10

Sağlık,Ne Önemli Şeysin Sen

Off off offf...Bu sefer fena ara vermişim. Bi yandan işyerindeki anormal yoğunluk ve stres, diğer yandan bitmek tükenmek bilmeyen sağlık problemlerim nedeniyle bırakın blogumu, kendimi dahi unuttum. Benim için hayatımın belki de en çok herşeyin üst üste geldiği dönemi bu dönem. Her yaz yoğun olurum ama bu yaz bambaşka mesela. O kadar fazla denetim geçiriyorum ki. Özellikle ingiliz ajentaların denetimleri bitmek bilmiyor. Upuzun check listler, sonu gelmeyen sorular...Ciddi anlamda daraldığımı hissediyorum. Çok yoruluyorum. Hem beynen, hem de bedenen. Bunlara bir de yönetimle ilgili problemleri ekleyince, işte film asıl orda kopuyor. Malesef işyerinde bu sezon yaşadıklarım beni, senelerdir çalıştığım işyerimden ciddi anlamda soğuttu. Her zaman mutlulukla geldiğim işime giderken ayaklarımın geri geri gittiğini görmek çok üzücü. Dile kolay, 7 sene...Resmen burda büyümüşüm. Gönül bağım var evet ama uğradığım haksızlıklar o kadar fazla ki, gönül bağım yeterli olmamaya başladı artık. Karar verme dönemi sancılı olsa da, ben işimi değiştirme kararı aldım. Hoş, karar almakla bitmiyor elbette hiçbişey. Yeni bir iş, içime sinen bir iş bulmadan çıkmayı düşünmüyorum. Şu an haber beklediğim bir yer var. Olmasını çok istediğim bir yer. Bunca üzüntüden sonra, diliyorum ki Allah yüzüme baksın ve hakettiğimi versin.Yine de herşeyin hayırlısı tabi...

Dedim ya, ard arda gelen sağlık problemleri diye..Önce dişim, onu anlatmıştım. Hemen ardından resimde görüldüğü üzere kolum.Nasıl olduğunu anlayamadığım bi şekilde sol omzumdaki tendomu kopartmayı başarmışım.Ağrısından günlerce uyuyamadım.Bu askıyla dolandım ortalıkta 10gün.Bunun son bi haftası evde geçti,çünkü dr. rapor verdi. Aslına bakarsanız her şer'de bi hayır vardır burda devreye girdi çünkü 1 hafta işyerinden uzak olmak bana çok iyi geldi. Şimdi artık kolumu ağrısız hareket ettirebiliyorum, sadece arkaya doğru hamlelerde ağrıyor, o da zamanla geçecek.

Neyse, bitti, geçti derken, bu sabah uyandığımdaysa sol göz kapağımın balon gibi şiştiğini gördüm. Valla bana ne oluyor anlamıyorum. Sinirlerim bozuldu artık. Kocakarı ilaçlarından medet umuyorum bu gibi durumlarda.Gözkapağımın üstüne sarmısak sürdüm.En azından dezenfekte eder mikrobik bişeyse dedim.Yarın sabah anlarım. Umarım iner diye dua ediyorum çünkü yarın iş görüşmesine gideceğim! İlk izlenimin bu kadar önemli olduğu bi durumda, gözü kaşı kaymış adamı kim napsın :(

Kimsenin içi kararmasın die yazmıyordum ama merak edenler için yazayım dedim. İnanıyorum ki, iyi günler beni bekliyor. Her şey sürekli kötüye gidemez, deil mi?

Daha güzel haberlerle yazmak dileğiyle...

 

blogger templates 3 columns | Make Money Online